Gurme

İstanbul’da Gezilecek Yerler, 20 Rüya Gibi Mekân

  • Tarihi, Awards
  • 2 hafta önce paylaşıldı.

İstanbul, masalsı tarihi ve büyüleyici silüetiyle her ziyaretçiyi kendine aşık eden bir şehir. Boğaz’ın suları kıyıyı öperken, her köşe başında farklı bir kültür, farklı bir hikâye ve ayakta duran tarihi bir anıt bulmak mümkün. Şehirde Osmanlı’dan Bizans’a, Avrupa’dan Uzakdoğu’ya uzanan engin bir zaman yolculuğuna çıkacaksınız. Bu yazıda, İstanbul’un en ünlü ve özel 20 mekanını sıcak bir dille anlatıyor, her birinin atmosferini, öne çıkan özelliklerini ve ziyaret ipuçlarını detaylıca paylaşıyoruz. Hazırsanız şehrin kalbinde büyüleyici bir gezintiye çıkalım!

Ayasofya (Hagia Sophia)

Ayasofya (Hagia Sophia) – İhtişamlı Tarihin Kalbi

Ayasofya, İstanbul’un simgelerinden biridir. 537’de İmparator I. Justinianos tarafından inşa ettirilen bu devasa yapı, Bizans’ın en önemli kilisesi, Osmanlı’nın da en büyük camisiydi. 2020 yılında tekrar camiye çevrilen Ayasofya, muhteşem kubbesi ve iç mekândaki altın varaklı mozaikleri ile ziyaretçisini büyüler.

UNESCO Dünya Mirası listesindeki “İstanbul Tarihi Alanları” içerisinde yer alan bu yapı, batı ile doğuyu birleştiren kubbesiyle adeta iki kıtayı buluşturur. Ortadaki dev kubbe, dört yarım kubbe ve birbiriyle iç içe geçtikten sonra yükselen yardımcı kubbeleri, eski çağların mühendislik dehasının kanıtı gibidir. Üst kattaki gezinti koridorundan İstanbul’un tarihî yarımadasına baktığınızda, şehrin çan mozaiklerini, sancılı fetih hikâyelerini ve dini ritüelleri hissedersiniz. Sabah erken saatlerde veya akşamüstü, güneş ışığı kubbeyi altın gibi yansıttığında ziyaret etmek en keyiflilerindendir. Hemen yanında Ayasofya’yı tamamlayan Sultanahmet Camii de duruyor, isterseniz aynı gün içinde iki tarihi eseri birden görebilirsiniz.

  • Konum: Sultanahmet Meydanı içinde, tramvayla Sultanahmet durağına 5 dakikada ulaşabilirsiniz.
  • İpucu: Yoğun saatleri (öğle namazı gibi) tercih etmeyin; erken gitmek sessiz atmosferi tatmanızı sağlar. İnce şal veya eşarpla omuzlarınızı kapatmayı unutmayın.
  • Çevre: Ayasofya’nın hemen yanında Sultanahmet Camii; kuzeyinde Serpent Column (Yılanlı Sütun) ve Hipodrom; güneyinde ise Gülhane Parkı bulunur.
Sultanahmet Camii (Mavi Camii)

Sultanahmet Camii (Mavi Camii) – İstanbul’un İhtişamlı Kubbesi​

Sultanahmet Camii, 1609–1617 yılları arasında I. Ahmed döneminde yapılmış bir Osmanlı başyapıtıdır. Külliyenin merkezi, dev kubbelerin altındaki geniş bir salon; duvarları 20.000’e yakın İznik çinisiyle bezenmiştir ve bu mavi tonlar camiye “Mavi Camii” adını kazandırmıştır.

Caminin 6 minaresi, dört büyük kubbesi ve sekiz daha küçük kubbesiyle İstanbul semasında heybetli bir silüet oluşturur. İç mekândaki çinilerin çiçek desenleri ve mahya ışıkları, huzur veren bir atmosfer yaratır. Cami hâlen ibadete açık olduğu için ziyaretçiler namaz vakitlerinde yaklaşık bir buçuk saat süreyle içeri giremezler; bu yüzden sabah namazından hemen sonra veya öğleden sonraları ziyaret etmek uygundur.

Fotoğraf çekmek için caminin avlusunda bolca alan var. Yere yansımış kubbe gölgeleriyle meşhur Sultanahmet Parkı da müthiş bir fotoğraf noktasıdır.

  • Konum: Ayasofya’nın hemen yanında, Sultanahmet bölgesi. Tramvayla Sultanahmet durağında inip 1-2 dakika yürümeniz yeterli.
  • En iyi zaman: Sabah erken ya da akşamüstü, namaz vaktinden önce veya sonra. Camilere giyim kuralına uyun (şal taşıma).
  • Deneyim: İçeride mavi tonlu çiniler arasında gezinirken hatırı sayılır bir dinginlik hissedersiniz. Arka bahçesindeki Sultanahmet Parkı da gölgelik ve dinlenme için idealdir.
Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı – Osmanlı Hareminden Hazine Odalarına​

Topkapı Sarayı, 15. yüzyıldan 19. yüzyılın ortasına kadar Osmanlı padişahlarının ikametgâhı ve idare merkeziydi Saray, bir saraydan çok farklı pavyonların, bahçelerin, avluların, hazinelerin ve harem dairelerinin karmaşık bir bütünüdür. Rumeli Hisarı’nın tam karşısındaki Sarayburnu’nda yer alan bu saray, Marmara Denizi ve Boğaz manzarasıyla büyüler. Padişahların yaşadığı ve devrilen tahtlardaki parlak işlemeleri görmek büyüleyicidir. Harem bölümüne ek biletle girebilirsiniz; burada valide sultanların ihtişamlı odalarını ve Osmanlı kadınının saraydaki günlük yaşamını görebilirsiniz.

Sarayın müze bölümünde Elmalı Yakup Efendi’nin işlemeli kutsal emanet sandukası, Muhammed’in kandili ve el yazmaları gibi paha biçilmez eserleri yer alır. Hazine dairesindeki 86 karatlık Kaşıkçı Elması’ı (Spoonmaker’s Diamond) ve kristal kandilleri de mutlaka görün.

  • Konum: Sarayburnu (Yedikule ile Ayvansaray arası) Fatih. Gülhane veya Sultanahmet tramvay istasyonundan 5–10 dk yürüme mesafesi Tramvay T1 hattı kullanışlıdır.
  • İpucu: Saray, geniş alana yayıldığından en az 2-3 saat ayırın. Harem ve hazineler için ayrı bilet alın; saat 17:00’ye kadar girebiliyorsunuz. Yürümek çok oluyor; rahat ayakkabı giyin.
  • En iyi saat: İlk sabah seansı kalabalık azdır. Öğle sonrası ve hafta içi günler daha sakin olabilir.
Kapalıçarşı – Dünyanın En Eski ve En Büyük Çarşılarından

Kapalıçarşı – Dünyanın En Eski ve En Büyük Çarşılarından

Kapalıçarşı, 61 sokağı ve 4000’ün üzerindeki dükkanı ile dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Beyazıt Meydanı’nın üstünde uzanan bu labirentte yüzlerce yıl boyunca inci, baharat, halı, mücevher, bakır işçilik ve hediyelik eşyalar alınıp satıldı. Çarşının kubbeli tavanları ve dar sokakları sizi zamanda bir yolculuğa çıkartır. Ayakkabılarınıza sıcak su döküp, karşılıklı “şik şak” fiyat çekişmelerini izleyerek alışveriş deneyimini yaşamalısınız.

Altıncı otoparka yakın Gülhane Parkı istikametine doğru, Nuruosmaniye Camii’ne paralel uzanan Beyazıt-Kapalıçarşı tramvay durağında inerseniz direkt çarşının içine adım atabilirsiniz. Pazarlık burada neredeyse alışveriş kültürü gibidir; küçük eşyalar için bazen %20-30 indirim bile koparabilirsiniz.

  • Konum: Fatih – Beyazıt ile Nuruosmaniye arasındaki mıntıka. Tramvay T1 (Beyazıt-Kapalıçarşı durağı) konforlu ulaşım sağlar.
  • İpucu: Kalabalık olmaması için sabah erken gidin. Fotoğraf çekmek genelde yasaktır; mağazalardan izin isteyin. Klasik “altın takı” almak yerine el yapımı tekstiller, antika objeler veya seramikler de ilginizi çekebilir.
  • Deneyim: Dar kapalı koridorlar arasında dolaşırken o eski çarşı atmosferine kapılırsınız. Çarşı içinde tatlıcılar, kahveci dükkânları ve ocakbaşı yemekleri de sizi bekliyor. Şekerpare, lokum veya baharatlardan tadın, misafirperver satıcılarla sohbet edin.

Mısır Çarşısı – Renkli Baharatların Diyarı

Mısır Çarşısı (Yeni Cami Bahçesi yanında), taze baharatların, kuru yemişlerin, lokum ve kurabiyelerin satıldığı renkli bir çarşıdır. 1660 yılında Osmanlı gelirleriyle yaptırılan bu “Mısır Çarşısı” adıyla da anılır. İçeriye girdiğiniz anda vanilya, karanfil, kakule kokuları sarar sizi. Dolu dolu yayılan tezgâhlar, teyzelerin tahtadan çuvalları karıştırmaları, grafikli dilimli meyveleri paketleyişleri harika bir sahnedir. Küçük alüminyum cezvelerde pişen Türk kahvesi deklere edilip içenleri çeker. Emníyet Müdürü Nuruosmaniye Camii’ni geçip sola sapınca ulaşabilirsiniz. Buradan Boğaz manzaralı Eminönü iskeleleri de çok yakın.

  • Konum: Eminönü – Yeni Camii yanı. Tramvay ve metro ile Eminönü durağında inip 5 dakika yürümeniz yeterli.
  • İpucu: Sabah erken giderek en canlı sahneyi yakalayın. Özel baharat karışımları, kahvaltılık baharatlı zeytinler, organik bal gibi hediyelikler ilginizi çekebilir. Büyükçekmece’ye su kuyrukları için en azından biraz sıra bekleyin.
  • Deneyim: Tezgâhların arasından taze fıstık, fındık, kuru meyve karışımları tattırılır. Taze sıkma nar ekşisi, acı ezme veya Antep fıstıklı lokum deneyin. Çarşı çıkışında mermer duvarlardaki “Mescit” işaretini takip ederek bir küçük baharat camii de ziyaret edebilirsiniz.

Galata Kulesi – Şehrin En Güzel Seyir Terası

Galata Kulesi, Bizans döneminden kalan eski bir gözetleme kulesinin yerine Cenevizliler’in 1348’de inşa ettiği nefes kesici bir yapıdır. İstanbul’un Beyoğlu semtinde yükselen bu silindirik taş kule, şehrin tepelerinden geçen her fırtınayı görmüş bir tanık gibidir. Ziyaretçiler 9 katlı kulenin tepesindeki panoramik seyir terasına çıkarak 360 derece İstanbul manzarasıyla karşılaşır. Altında Haliç’in mavi boyası, karşı kıyıda Tarihi Yarımada’nın minareleri, kuzeyde Haliç Köprüsü, batıda ise Boğaz köprüleri ayaklar altındadır. Kuleye Tünel’den veya Karaköy’den kısa bir yürüme, sonra 145 basamak çıkış veya asansörla ulaşabilirsiniz. Günbatımında buradan boğaza vuran kızıl ışığı seyretmek unutulmazdır.

  • Konum: Beyoğlu – Galata semtinde. Şişhane veya Tünel istasyonuna yürüyün.
  • İpucu: Geç saatte gitmeyin (kule 23:00’te kapanır). Asansör usulü oluşmadıysa merdiven deneyimi de keyifli olabilir. Akşamüzeri veya hafta içi daha sakindir. Fotoğraf makinesini hazır edin!
  • Deneyim: Eğer acele etmiyorsanız üst kattaki kafe-patisseriede çay veya sıcak şarap içebilirsiniz. Kule civarında tarihi taş döşeli sokaklar ve kafe-restoranlar var; Galata Köprüsü’ne inip balık-ekmek yemek de güzel bir ek aktivitedir.

İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı – Şehrin Kalbi​

Taksim Meydanı’ndan başlayıp Karaköy’e kadar uzanan İstiklal Caddesi, Beyoğlu’nun kalbindeki renkli yaya caddesidir. Cumhuriyet’in kuruluşunun sembollerinden Atatürk Anıtı’nın bulunduğu Taksim’den çıkan cadde, her adımda farklı bir ses, farklı bir tat ve farklı bir tarih fısıldar. Tramvayın nostaljik sesi, gençlerin sokak sanatıyla süslediği duvarlar, ara sokaklardaki meyhaneler ve tarihi binalar İstiklal’in şenlikli atmosferini oluşturur. Çiçek Pasajı’ndan Fransız Sokağı’na, Arnavut kaldırımlı bu yürüyüş yolunda barok kiliseler (St. Antoine Kilisesi) ve Osmanlı döneminden kalma pasajları (Çiçek Pasajı, Balık Pazarı) görebilirsiniz. İstiklal’in sonunda Galata Kulesi yükselirken, caddenin başındaki Tünel tramvayı da nostaljik bir deneyim sunar.

  • Konum: Beyoğlu – Taksim ve Galata arası. “Taksim” metro/tramvay durağı caddenin ucundadır.
  • İpucu: Akşam saatleri müzikli doludur ama kalabalık olur. Sabah erken veya hafta içi ziyaret daha sakin. Dükkânlar 24:00’e kadar açık.
  • Deneyim: Tramvayla tüm caddeden geçmek bir zevktir. Türk kahvesi için Mısır Apartmanı arkası Çiçek Pasajı civarındaki kahve evlerine uğrayın. Tiyatro Severler için Fransız Kültür Merkezi yakınındadır. Caddenin paralel sokaklarında ise cellat baharatçılar, ikinci el kitapçılar ve nostaljik çikolata dükkanları var.

Pera Müzesi – Osmanlı ve Batı Arası Sanat Köprüsü

Pera Müzesi, Beyoğlu’nda Meşrutiyet Caddesi üzerinde bulunan tarihî bir binada kurulu şık bir sanat müzesidir. 2005 yılında açılan müze, Osmanlı’nın sonraki dönemi olan 19. yüzyılın Osmanlı aydın ve ressamlarının eserlerini, ayrıca Kütahya çinileri ve Osmanlı dönemine ait ölçü setlerini barındırır. Özellikle Osman Hamdi Bey’in ünlü “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosu müzenin koleksiyonundandır. Düzenli olarak uluslararası geçici sergiler de yapılır. Meşrutiyet Caddesi üzerinde, İstiklal Caddesi’ne birkaç adım mesafede bulunan bu butik müze, şehir turunuz arasında güzel bir mola olabilir.

  • Konum: Beyoğlu – Meşrutiyet Caddesi No. 65. Taksim’den vapur iskelesine ya da Şişhane durağına yürüyerek ulaşabilirsiniz.
  • İpucu: Müze Pazartesi hariç her gün açıktır. Öğrencilere ve bazı günlerde ücretsiz giriş imkanı var. Çıkışta Kubbeli Kahve’de Osmanlı tatlısı İrmik Helvası deneyin.
  • Deneyim: Osmanlı entelektüellerinin Paris ressamlarının etkisinde yaptığı eserleri görün. Alt kattaki çay salonundan İstiklal Caddesi’ni seyredin. Müze dükkanında geleneksel seramik minyatür hediye alabilirsiniz.

İstanbul Modern – Türkiye’nin İlk Modern Sanat Müzesi

İstanbul Modern, karşınıza çağdaş sanat eserlerinin yanı sıra tarihi bir boğaz manzarası çıkaran özel bir müzedir. 2004 yılında Galataport’un hemen yanında açılan müze, hem Türk sanatçılara hem de uluslararası sanatçıların modern çalışmalarına yer verir. Binasının tasarımı Renzo Piano tarafından yapılmıştır ve 2023’te yeni bir binaya taşınmıştır. Müzenin sergi salonlarında fotoğraf, resim, heykel ve yeni medya eserleri sergilenir. Boğaz manzaralı restoranı ise sanat ve güneşli hava eşliğinde kahvaltı veya öğle yemeği için tercih edilir. Karaköy sahilinden içeriye girerken dev “IM” (Istanbul Modern) tabelası sizi karşılar.

  • Konum: Karaköy – Yeni adresi Karaköy’de Galataport’un hemen yanı. Tramvayla Tophane durağı indiğinizde 5 dakika yürüme.
  • İpucu: Müze yeni olduğundan giriş yoğun olabilir; online bilet alarak kuyruk beklemeyin. Her Çarşamba günün belirli saatlerinde öğrencilere ücretsiz.
  • Deneyim: Sergiler arasında boğaz seyre dalın. Müze mağazasında yaratıcı tasarımlar ve sanat kitapları bulunur. Özellikle gece ışıltılı Boğaz manzarası için üst kattaki kafeyi tercih edin.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri – Dünden Kalma Hazineler

Gülhane Parkı’nın yanı başındaki İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksi, üç ana bölümden oluşur​. Arkeoloji Müzesi, Eski Doğu Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olarak ayrılan bu müzeler, Osman Hamdi Bey öncülüğünde 19. yüzyılda kurulmuştur. Dünya tarihinden binlerce eser barındırır; Nefertiti heykelciği, Kadeş Anlaşması tableti, ünlü “Tavuklu Adam” heykeli, tümseklik mozaikler gibi paha biçilmez arkeolojik hazineleri burada görebilirsiniz. Devasa Lübnan lahidi, Kutsal Emanetler bölümü (Topkapı’dan getirilen kur’an, mihrap ve kaftanlar) tüm tarihi meraklılarını büyüler. Müzenin bahçesindeki Osman Hamdi Bey heykeli önünde fotoğraf çekmeyi unutmayın.

  • Konum: Eminönü – Gülhane Parkı, Sultanahmet arkasında. Tramvayla Gülhane veya Sirkeci durağına 5 dk yürüme mesafe.
  • İpucu: Müze pazartesi hariç her gün açık. Yeterli süre ayırın (2-3 saat gerekebilir). Müzeler Kartı almışsanız ücretsiz girebilirsiniz.
  • Deneyim: Müze personeli ile kısa sohbet ederek koleksiyonlar hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Gülhane Parkı’nda da vakit geçirip İstanbulluların kahvaltı alanı olan kahvaltıcılar sokağında mola verebilirsiniz.

Süleymaniye Camii – Mimar Sinan’ın Zirve Eseri

Sultan Süleyman tarafından 16. yüzyılda inşa ettirilen Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın başyapıtlarından biridir. Ayasofya’nın ardından Osmanlı’nın en zarif büyük yapısı olarak kabul edilir. Yerden 53 metre yüksekliğe ulaşan büyük kubbesi, kademeli kubbeler ve dört ince minaresiyle ihtişamı bir arada sunar. Cami, üç tarafında geniş avlulara ve medrese cemaati ile çalışanlarına ait yapılara (hamam, kervansaray, medrese gibi) sahiptir. Özellikle bahar aylarında avludaki rengarenk çiçekler ve caminin arkasındaki Süleymaniye Tepesi İstanbul manzarası görülmeye değer. İbadete kapalı olduğu saatlerde ziyaret ederek Selçuklu geometrik desenleri ve kalem işleriyle bezenmiş iç mekânında huzurlu bir vakit geçirebilirsiniz.

  • Konum: Fatih – Süleymaniye Mahallesi. Laleli ve Vezneciler tramvay duraklarından kısa yürüme ile ulaşılır.
  • İpucu: Kadınlar için başörtüsü getirin. Hafta sonu kalabalık olabilir. Sabah erken veya öğleden sonra öğüt çayı molası verin.
  • Deneyim: Cami avlusundan Haliç’in ve Tarihi Yarımada’nın harika bir panoraması vardır. Bahçedeki park ve çeşmeler, dinlenenlere müzik gibi gelir. İkinci avluda bulunan İstanbul ve Fatih Sultan Mehmet türbeleri de ziyaret edilmeli.

Dolmabahçe Sarayı – Kristal Avizelerin Işıltısı

Boğaz’ın Avrupa yakasında, Beşiktaş sahilinde yer alan Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı’nın ihtişamlı son saraylarından biridir. Padişah Abdülmecid’in 1843-1856’da yaptırdığı saray, neo-baroque ve rokoko üsluplarında yapılmıştır. Topkapı’nın aksine büyük kristal avizeler, mermer kaplamalar, altın işlemeli mobilyalarla döşelidir. 36 metrelik avizesiyle ılımlı bir şıklık sergileyen Muayede Salonu, Sultan Abdülmecid’in taht salonu ve büyük Kristal Merdiven dikkat çekicidir. Dolmabahçe deniz duvarıyla da ünlüdür; iskeleden İstanbul Boğazı’nın serin sularına bakarak eşsiz bir manzara seyre dalabilirsiniz. Atatürk, 1938’de hayatını kaybettiğinde Dolmabahçe’de bulunuyordu; onun anısına düzenlenmiş küçük bir Müze-i Hümayun bölümü de ziyaret listesinde olmalı.

  • Konum: Beşiktaş sahil yolu üzerinde. Beşiktaş ve Kabataş vapur iskelelerine yürüme mesafesi. Tramvay için Kabataş-Girne durağı.
  • İpucu: Saray turları kışın daha sık yapılır; yazın güneşten korunmak için sabah erken gidin. Fotoğraf çekimi serbest değil, rehberle dolaşın. Avlu kapısında kuyruk olabilir, internetten bilet alın.
  • Deneyim: Bahçede yürüyüş yapın, duvardaki çam ağaçlarının gölgesinde soluklanın. Tüm sarayın gezisi yaklaşık 1,5–2 saat sürer; çıkışta etraftaki kafelerde Türk çayı molası iyi gider.

Kariye Müzesi (Chora Church) – Bizans Mozaiği Sanatı

Kariye Müzesi, Fatih’in Edirnekapı semtinde, İstanbul surlarının hemen dışında küçük ve büyüleyici bir mekândır. 4. yüzyılda manastır kilisesi olarak kurulan yapı, İstanbul’un en nadide mozaik ve fresk koleksiyonlarından birine sahiptir. Ziyaret ettiğinizde “İsa’nın Doğuşu”, “Nur içinde Yatan Meryem” ve dini ikonaları altın mozaik zemin üzerinde parıldarken tanırsınız. Dışarıdan sade görünmesine karşın içerisi parlak mavi ve altın renklerin dansı gibidir. Kariye, “dünyaca ünlü mozaik ve freskler evine” çevrilmesiyle tanınır. Şehrin kalabalığından uzak, tek başına tanışmak için sessiz ve mistik bir atmosfer sunar. Yanıt: Yolunuz Topkapı’dan Edirnekapı’ya uzanıyorsa özel bir gezi planlayın; ulaşım biraz daha zahmetli ama gördüğünüz manzara buna değer.

  • Konum: Edirnekapı. Tramvayla Yusufpaşa durağından kısa bir taksi veya minibüs yolculuğu gerekebilir. Metro Kabataş’tan 4.Levent aktarmalı da gidilebilir.
  • İpucu: Kariye Cami olarak da bilinir (2013’te camiye çevrildi, ama müze gibi ziyaret ediliyor). Hafta sonu saat 17:00’den sonra ve resmi tatillerde kapanabilir. İnternetten açılış saatlerini kontrol edin.
  • Deneyim: Mozaiklerin üstündeki figürleri inceleyin, Teotokos’un yüzündeki ifade değişimine hayran kalın. Gürültüsü az, hatırı sayılır bir dinginlik yaşatan bu mekan, İstanbul’un saklı kalmış mücevheridir.

Rumelihisarı – Fatih’in Boğazı Kesen Kalesi

Rumelihisarı, İstanbul Boğazı’nın en dar kısmına hakim tarihi bir Osmanlı kalesidir. Fatih Sultan Mehmet’in 1452’de İstanbul’u kuşatmadan hemen önce yaptırdığı bu hisar, Osmanlı ile Bizans arasındaki deniz trafiğini engellemek amaçlı inşa edilmiştir. Üç büyük kule ve içlerinde küçük kulelerle çevrili kalın surlarıyla Boğaz’da heybetli durur. Ziyaretçiler buraya çıkıp surların üzerinden boğazı seyredebilir, kocaman çimenlik bahçesinde piknik yapabilir. Kaleye girince surların içindeki havuzu, zeytin ve söğüt ağaçlarının gölgesini görürsünüz. Rumeli Hisarı bugün müzeye dönüştürülmüş ve yaz aylarında açık hava konserlerine ev sahipliği yapar. Mevlevi Şeyhi İdris Kussei parkuru ve kısa yürüyüş yolları da doğa severler için keyiftir.

  • Konum: Sarıyer – Rumelihisarı Mahallesi. Otobüsle Beşiktaş’tan 25 dk; Sarıyer’den 15 dk. Arnavutköy ve Bebek’e de çok yakındır.
  • İpucu: Piknik için küçük sandviç veya içecek alın. Tuzlu çay yerine termosta çay götürmek rahat. Yaz akşamları konser varsa bilet alın veya akşam serinliğinde dolaşın.
  • Deneyim: Kaleden aşağı inip Rumeli Kavağı civarında taze balık yiyebilirsiniz. Döndüğünüzde kafe ve sokak satıcılarından mısır çerez, ay çekirdeği alıp Boğaz havasında yürüyün.

Yerebatan Sarnıcı – Yer Altındaki Bizans Sarayı

Ayasofya’nın hemen yanında, yüzlerce yıl yeraltında unutulmuş devasa bir su deposu olan Yerebatan Sarnıcı bulunur. 6. yüzyılda İmparator Justinianos tarafından inşa edilen bu “sarnıç sarayı”, 336 mermer sütunla desteklenen inanılmaz genişlikte bir kubbeye sahiptir. Kubbelerden sarkan dallara benzeyen kubbe sütunlar, mistik bir atmosfer yaratır. Sarnıcın en meşhur özelliklerinden biri, iki sütunun ters dönmüş Medusa başı motifiyle kaidesinin olmasıdır. İçeriye girince loş ışıkta hafif su sesi duyulur; ayaklarınızın dibinde boşlukta akan su, size başka bir dünyada olduğunuzu hissettirir. İstanbul’un altındaki bu karanlık odada dolaşmak, serinlemek ve fotoğraf çekmek turistler arasında oldukça popülerdir.

  • Konum: Sultanahmet – Ayasofya’nın hemen alt tarafı. Tramvayla Ayasofya durağı ya da Sultanahmet durağı.
  • İpucu: Sarnıç nemli ve serindir, üzerine siluet yansımaları ve avizelerin ışığı düşer. Yazın güzel bir serinleme molası sağlar. Girişte fotoğraf çektirmek mümkün (flaşsız).
  • Deneyim: Üst kattaki kafeye çıkıp boğazın hikâyelerini düşünün. Medusa başlarının önünde “Dante Mezar Taşı” fotoğrafını unutmayın. Girişte zil sesini duyduktan sonra içeride müzik yayını başlar; suyla buluşan müzik eşliğinde ilerlersiniz.

Pierre Loti Tepesi ve Kafe – Haliç’e Açılan Manzara

Eyüp semtinde yer alan Pierre Loti Tepesi, şehrin en ünlü panoramik seyir teraslarından biridir. Adını Haliç’in güzelliğine hayran kalan Fransız yazar Pierre Loti’den almıştır. Tepeye çıkmak için Eyüp’ten kısa bir teleferik (teleferik) yolculuğu yapabilirsiniz (İstanbul Kart geçerlidir). Zirveye çıktığınızda Haliç’in ileriye doğru uzanan mavi kolları, çınar ağaçlarının gölgesindeki çay bahçeleri ve uzaktan tarihi yarımadanın kubbeleri gözlerinizin önüne serilir. Tepedeki bahçeli kafe, ünlü kırmızı-beyaz örtülü masalarında Türk çayı ve kahvaltısı keyfi sunar. Günün yorgunluğunu ormanın huzurunda atabilir, buradan Eyüp Sultan Camii’ni de seyredersiniz. Kalabalığı sevmiyorsanız hafta içi veya akşamüstü gitmek daha sakin olur.

  • Konum: Eyüp Sultan semti. Eyüp Sultan Camii’nin arkasından teleferik (Mükellef Erdal Tesisleri yönü) ile çıkılır. Alternatif: Beyazıt’tan 99 numaralı otobüs.
  • İpucu: Teleferikte sıra varsa biraz sabredin; beklemeye değecek manzara bekliyor. Kafenin terası sabah güneşinden öğlene kadar güneş alır. Öğleden sonra Çamlıca tepesine yönelin.
  • Deneyim: Burada fotoğraf çekerken fonda ya da kampanyanızda “Eyüp Sultan’a selam” demeyi unutmayın. Türkiye’nin en güzel Haliç manzarasına karşı bir fincan çayın tadı bir başka olur.

Ortaköy Meydanı ve Ortaköy Camii – Boğaz’ın Bohem Köşesi

Ortaköy, Beşiktaş ile Beyoğlu arasında Boğaziçi kıyısında şirin bir mahalledir. Ortaköy Camii’nin kare suratı, arkasındaki Boğaz Köprüsü ile birleşince tam bir kartpostalı andırır. Alışverişten yorgun düşenlere midye, kumpir, waffle ve el yapımı gözleme gibi sokak lezzetleri sunulur. Pazar günleri el sanatları pazarı kurulur; el yapımı takılar, çantalar, tablolar bulabilirsiniz. Akşamüstü Ortaköy İskelesi’nden bir deniz taksiye binerek Kalamış veya Kuzguncuk’a geçmek de alternatif bir keyif. İskelenin iki yanında deniz kenarında oturabileceğiniz kahveler ve lokantalar vardır. Işıklar yandığında Ortaköy Camii’nin silüeti özellikle romantik bir hava verir.

  • Konum: Beşiktaş sahil yolu üzerinde. Beşiktaş veya Kabataş’tan 22 ve 40 numara otobüslerle; Ortaköy’e 3-5 dakikada ulaşılabilir. Dolmabahçe’den kısa bir yürüyüş de seçenek.
  • En iyi zaman: Akşamüzeri, kalabalıkla birlikte renkli tezgahları gezip Boğaz manzarasını izleyin. Hafta sonları kesin uğrayın.
  • İpucu: Yoldaki stantlardan el yapımı ürünleri ve hediyelik eşyaları inceleyin. Ortaköy kahvaltıları da meşhurdur; Boğaz’ı izlerken serpme kahvaltı etmenizi öneririz.

Boğaz Turu – Avrupa ile Asya Arasında

Boğaz turu, İstanbul’u iki kıtanın buluştuğu noktadan denizden keşfetmenin en güzel yoludur. Eminönü, Kabataş veya Beşiktaş’taki iskelelerden kalkan yolcu tekneleriyle başlayan bu turlarda 2-3 saatlik bir süre boyunca hem Avrupa, hem Asya yakasının kıyıları, sarayları ve yalıları önünüzden geçer. Kız Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, Rumeli Hisarı ve Anadolu Hisarı tekneden izlenir. Akşamüstü güneş battığında Haliç’in altın sularında boğazınızdaki ışıkları seyrederek romantik bir deneyim yaşayabilirsiniz. Hızlı motorları olan tekneler ile de kısa Boğaz turu yapılabilir (15–20 dolar).

  • Konum: Eminönü, Kabataş, Beşiktaş gibi iskelelerden kalkar. İETT vapurlarını veya özel tur teknelerini tercih edebilirsiniz.
  • İpucu: Kabataş’tan kalkan Büyükşehir vapuruyla Üsküdar’a gitmek de Boğaz manzarası almanın ucuz bir yoludur. Fotoğraf çekmek için üst güverteler en uygun yerler. Yağmurlu havaya karşı matinanda camlı güverteler bulunur.
  • Deneyim: Boğaz köprülerinin altından geçerken aşağıya inip videoya alın; bizans serileri gibi bir atmosfer olacaktır. Videonuzu “Boğaz geçişi” müziğiyle Instagram’da paylaşırsınız!

Kadıköy ve Moda – Anadolu Yakası’nın Şehir Ruhu

Kadıköy, özellikle gençlerin ve sanatçıların tercih ettiği, canlı sokaklarıyla bilinen Anadolu yakası semtidir. Kadıköy Çarşı’da balık pazarı, kitapçılar ve antika dükkanları arasında dolaşabilirsiniz. Çarşıdaki ünlü Çiya Sofrası, Türkiye’nin dört bir yanından getirdiği otantik yemeklerle keşfedilmeyi bekleyen bir restoranıdır. Moda sahilinde ise martılar eşliğinde yürüyüş yapabilir, bisiklet kiralayabilirsiniz. Sokak sanatlarıyla dolu Yeldeğirmeni bölgesi; Mühürdar Caddesi üzerindeki kafe ve barlar da gezilmeye değerdir. Kadıköy’de çarşı girişindeki Büyük Kadın heykeli önünde bir kahve molası verin.

  • Konum: Kadıköy İskelesi civarı. Sahil Yolu boyunca veya trenle Marmaray’dan gelenler buraya ulaşır.
  • İpucu: Pazar günleri Moda Sahili’nde el işi pazarı kuruluyor; hafta sonu atölyelere bakın. Öğle yemeği için balık ekmek Kadıköy İskelesi’ndeki büfeler güzeldir.
  • Deneyim: Akşamları Kadıköy Meydanı kumbaracı50 gibi barlar, açıkhava çay bahçeleri ile genç kalabalığa ev sahipliği yapar. Tren rayı kenarındaki minibüsler sizi Üsküdar’a kadar gezdirebilir.

Adalar (Princes’ Islands) – Şehrin Sakin Denizaşırı Adaları

İstanbul’dan deniz vapuruna atlayıp 1-1,5 saatlik yolculukla ulaşabileceğiniz Adalar (Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada) İstanbul’un kalabalığından kaçış noktasıdır. Büyükada’da motorlu taşıtlar yasaktır; yerel halk bisiklet veya faytonla gezer. İhtişamlı yalılara, Rum kiliselerine ve huzurlu çam ormanlarına rastlayacağınız Adalar’da İstanbul’un tarihî yazlık hayatına tanıklık edersiniz. Faytonları iskeledeki görevliyle önceden anlaşıp kabuklu fındık eşliğinde tur atabilirsiniz. Adalar çevresindeki restoranlar deniz mahsulleriyle ünlüdür; özellikle fiyatlar İstanbul’a kıyasla daha makuldür. Yazın günübirlik serinlemek için tekne turuna katılabilirsiniz.

  • Konum: Kadıköy, Bostancı, veya Kabataş’tan kalkan Şehir Hatları vapurlarıyla Adalar’a ulaşılır. Büyükada iskeleden başlar.
  • İpucu: Yaz tatil mevsiminde gitmek kalabalık olabilir; erken gemiye binmek için iskelede erken olun. Şemsiye ve güneş kremi alın. Fayton yerine bisiklet kiralamak alternatif bir deneyimdir.
  • Deneyim: Adalar’da ilk olarak Aya Yorgi Tepesi’ne çıkın (45 dakikalık parkur) ve tüm İstanbul’a kuşbakışı bakın. Dönüşte dondurma molası verin. Yaz akşamları Büyükada Çarşı’da nostaljik kiliseleri tur veya haydarpasa plakalı minibüslere bindiğinizde İstanbul’a keyifli bir mola vermiş olursunuz.

İstanbul’u Keşfetmeye Dair Listemiz Bitti!

İstanbul, bir solukta gezip bitirilemeyecek kadar zengin, her köşesi ayrı bir hikâye saklayan bir şehirdir. Bu listede sunduğumuz 20 konum/mekan, İstanbul’un tarihi zenginliğini, kültürel çeşitliliğini ve eşsiz manzaralarını deneyimlemeniz için birer kapı aralıyor. Yolu Ayasofya’nın kubbesine uğrayan her gezginin kadim uygarlıkların izini sürmesi; Galata’dan Haliç’i seyreden herkese İstanbul’un büyüleyici coğrafyasına hayran kalması kaçınılmaz. Umarız İstanbul’da geçireceğiniz zaman boyunca bu mekanlardan aldığınız ilham, şehri keşfetme arzunuzu daha da artırır. Her adımınızda yeni bir lezzet, yeni bir manzara veya tarihin tozlu sayfalarından canlı bir kesit yakalayacaksınız. İstanbul sizi bekliyor; iyi gezmeler!

Yerels, insanları paylaşmaya değer deneyimlerle buluşturan bir gastronomi ve işletme rehberi olarak faaliyet gösterir.

fiftybest
gaultmillau logo

Yerels, gerçek kullancıların (müşteri, rehber vb.) ve profesyonellerin öneri ve incelemelerini kaynak olarak kullanır.

© Tüm hakları saklıdır.

Yerels
Gizliliğe Genel Bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.